12 Aralık 2012 Çarşamba
Et beni şeker hastalığının habercisi
Ciltte çok yaygın lezyonlardan olan ve genellikle sayıları 1 ile 40 arasında değişen et benleri (skin tag), obeziteden bağımsız şeker hastalığı riskini artıran etkenler arasında gösteriliyor.
Uzmanlar vücutta ikiden fazla görülen et beninin insüline duyarlılığı azalttığı, şeker hastalığı riskini de arttırdığı yönünde uyarıyor.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alparslan Kemal Tuzcu'nun, ''Vücudunda et beni bulunanlarda şeker hastalığı riski yaklaşık 3 kat artıyor'' dedi.
Çok yanlış biliyor olabilirsiniz
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fırat Bektaş, yılan ısırması veya böcek sokması gibi vakalarda yara bölgesinin kesilerek kanatılması veya yaranın üst kısmından turnike yapılmasının yanlış olduğunu bildirdi.
Doç. Dr. Fırat Bektaş,
açıklamada, yaz aylarıyla vatandaşların daha çok doğa yürüyüşlerine çıktıklarını ve piknik yaptıklarını, bu tip yerlerde ise böcek sokması ve yılan ısırıkları ile daha çok karşılaşıldığını ifade etti.
Bu tip durumların bazen ölümcül sonuçlar doğurabildiğine işaret eden Fırat Bektaş, böcek sokması veya yılan ısırıklarına yapılacak yanlış müdahalelerin riskli durumlar yaratabileceğini söyledi. Karşılaşılan durumlarda çoğunlukla ısırılan bölümün kesilerek kanının akıtılması, ısırık bölgesinin üzerinden turnike yapılması gibi bazı yöntemler uygulandığına işaret eden Doç. Dr. Bektaş, bu tip uygulamaların yanlışlığına işaret etti.
Bektaş, şöyle konuştu:
“Yılan ısırığı veya böcek sokmalarının ardından o bölgenin kesilip kanının akıtılması kesilikle doğru değil. Bu, yaranın büyümesine, enfeksiyon oluşmasına neden oluyor. Isırık bölgesini emme de zarar verebiliyor. Hem kan yoluyla bulaşan hastalıklar var hem de ağzın içindeki florayı yaraya enjekte etmiş oluyorsunuz. Bu tip durumlarda önce ısırık bölgesi temiz bir havlu parçası veya gazlı bezle kapatılıp, elastik bir bandajla sarılmalı. Bu yöntemle zehrin dolaşıma geçmesi engellenmeli. Bu sırada ısırık bölgesinin üst kısmına turnike uygulaması da yanlış. Çünkü turnike, uzvun dolaşımını bozar. Örneğin yılan zehri dolaşımı ciddi şekilde etkiler. Uzvu şişirir. Uzuv şiştiği zaman damarsal yapılar da baskıya uğrar. Eğer siz buna bir de turnike eklerseniz, o zaman kangrene kadar giden sorunlarla karşılaşırsınız.”
UZUV HAREKETSİZ BIRAKILMALI
Doç. Dr. Fırat Bektaş, ısırık ve sokmalarda yapılması gereken ilk işin uzvu hareketsiz bırakmak olduğunu bildirdi. Hareketin dolaşımı hızlandıracağını ve zehrin vücuda yayılmasını kolaylaştıracağını anlatan Bektaş, çevresine sert bir cisim sarılarak uzvun hareketsiz hale getirilmesinin de yararlı olacağını dile getirdi.
Isırık bölgesinin kalp seviyesinin üzerinde tutulmasının önemine değinen Doç. Dr. Bektaş, bu yöntemle zehrin kan dolaşıma katılmasının mümkün olduğunca geciktirildiğini, ağrının azaldığını, ayrıca uzvun şişmesinin de önlendiğini anlattı. Bektaş, el ya da kolda meydana gelen ısırık halinde kolun havaya kaldırılması, ayak veya bacakta meydana gelecek ısırıklarda da hastanın yatırılarak ayaklarının yüksekte tutulması gerektiğini bildirdi.
Isırık bölgesinin kalp seviyesinin üzerinde tutulmasının önemine değinen Doç. Dr. Bektaş, bu yöntemle zehrin kan dolaşıma katılmasının mümkün olduğunca geciktirildiğini, ağrının azaldığını, ayrıca uzvun şişmesinin de önlendiğini anlattı. Bektaş, el ya da kolda meydana gelen ısırık halinde kolun havaya kaldırılması, ayak veya bacakta meydana gelecek ısırıklarda da hastanın yatırılarak ayaklarının yüksekte tutulması gerektiğini bildirdi.
Bektaş, hastanın en kısa sürede hastaneye ulaştırılmasının önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Bazı ısırık türlerinde ani ortaya çıkan alerjik reaksiyon tipleri de oluşabilir. Örneğin solunum güçlüğü yaşanır, dudak ve dilde şişlik meydana gelir. Soluk yolundaki şişlikler, hastanın soluk alıp vermesini engeller. Zaten en korktuğumuz şey de budur. Bu tip durumlarda hasta göz göre göre ölür. Hastanın yakınındaki vatandaşlar kalp masajı yapmayı biliyorlarsa sadece bunu yapabilirler. Bunun dışında hemen 112 acil servisin aranıp yardım istenmesi gerekir. Bu durumlarda ancak profesyonel yardım yapılabilir. Solunumun durmasının yanı sıra tansiyon düşmesine bağlı kalp krizi de yaşanabilir.”
KENEDE TETANOZ RİSKİ
Doç. Dr. Fırat Bektaş, yaz aylarıyla kene ısırması vakalarında da artış yaşandığına değindi. Kene ısırığının Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olduğuna dikkati çeken Bektaş, her kenenin KKKA'ya neden olmayacağının da altını çizdi.
Kene tarafından ısırılan kişinin, keneyi vücudundan çıkarmadan sağlık kuruluşlarına başvurmasının önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Bektaş, kenenin uzman kişiler tarafından vücuttan çıkarılmasının ardından hastanın takibe alındığını anlattı. Geçmişte olduğu gibi artık keneleri İl Sağlık Müdürlüklerine göndermediklerine dikkati çeken Bektaş, sadece hastayı takip ettiklerini, ateş, döküntü veya kanama gibi bulguların bir hafta ya da 10 gün içinde ortaya çıkması halinde müdahale ettiklerini bildirdi.
Fırat Bektaş, kenenin sadece KKKA değil, aynı zamanda tetanoz açısından da risk taşıdığını belirterek, şöyle konuştu:
“Kene gibi diğer ısırıklarda karşılaşılabilecek en önemli bir bulgu da tetanozdur. Hastalar basit bir ısırığın ardından tetanoz sonucu ölebilirler. Bu kişiler hastaneye geldiklerinde tetanoz aşısı konusunda sorgulanırlar. Çünkü tetanoz mikrobu oksijensiz ortamda yaşar. Yani tetanoz olmak için paslı çivi gerekmez. Tetanoz mikrobu toprakta yaygın şekilde bulunur. Kene gibi böcekler toprakta yaşadıkları için bu mikrobu taşıyabilirler. Vatandaşlar tetanoz aşısı olsalar da bazı durumlarda aşının koruyuculuğu 10 yıl sonra azalabilir. Bu nedenle bize başvuran hastalarda diğer konuları incelediğimiz gibi, tetanoz aşısını da mutlaka inceleriz.”
7 Aralık 2012 Cuma
Renkli gözlüleri tehdit ediyor
Aşırı sıcakların gözde önemli sorunlar yarattığı, güneşte fazla kalma sonucu ultraviyolenin etkisiyle gözde alerji, iltihaplanma, tahriş ve katarakt riskini artırdığı, mavi ve yeşil gözlülerin ise sıcaklardan daha fazla etkilendiği bildirildi.
Erciyes Üniversitesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Kuddusi Erkılıç, aşırı sıcaklarda mutlaka gözlük kullanılmasını, şapka takılmasını ve mümkünse güneşin ultraviyole ışınlarının fazla olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamasını önerdi. Prof. Dr. Erkılıç, "Aşırı sıcaklar göz sağlığını, dolayısıyla görüşü önemli ölçüde etkiler. Toz ve polenlerde olduğu gibi gözde yanma, sulanma, iltihaplanma gibi olumsuzluklara yol açar. Yaz aylarında öncelikle eller sık sık yıkanmalı, kirli ellerle gözler ovuşturulmamalıdır. Havuz ve denizlerde uygunsuz kimyasal kullanımı, örneğin aşırı klor da gözlerde ciddi tahrişe yol açar. Hele hele denizin kirli olması, enfeksiyon riskini fazlasıyla artırır. Ayrıca, denizdeki su, güneşin etkisiyle güneş ışınlarını artırarak, ultraviyole etkisini fazlasıyla artırır" dedi.
AÇIK RENKLİ GÖZE SAHİP OLANLAR DAHA RİSKLİ
Göz uzmanı Prof.Dr. Erkılıç, mavi ve yeşil gibi açık renkli göze sahip olanların, gözlerindeki renk pigmentlerinin daha az olduğu için güneş ışınlarından daha çok etkilendiklerine dikkat çekerek şöyle konuştu:
”Açık renkli göze sahip olanlar, mutlaka güneş gözlüğü kullanmalıdır. Zira, mavi ve yeşil gibi gözlerde renk pigmendleri daha az olduğundan ultraviyole ışınlarından daha çok zarar görürler. Bu kişilerin güneş gözlüğü kullanmaması ve güneşte aşırı kalıp ultraviyole ışınları almaları halinde halk arasında sarı nokta denilen Makula hastalığı boy gösterir. İleri yaşlarda, görme bozukları giderek artar. Güneş ışınlarına fazlaca bakmak katarakt riskini artırır, gözde et büyümesine yol açar. Sıcak, ultraviyole ışınları, yazın gözler için en riskli durumdur.”
Erciyes Üniversitesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Kuddusi Erkılıç, aşırı sıcaklarda mutlaka gözlük kullanılmasını, şapka takılmasını ve mümkünse güneşin ultraviyole ışınlarının fazla olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamasını önerdi. Prof. Dr. Erkılıç, "Aşırı sıcaklar göz sağlığını, dolayısıyla görüşü önemli ölçüde etkiler. Toz ve polenlerde olduğu gibi gözde yanma, sulanma, iltihaplanma gibi olumsuzluklara yol açar. Yaz aylarında öncelikle eller sık sık yıkanmalı, kirli ellerle gözler ovuşturulmamalıdır. Havuz ve denizlerde uygunsuz kimyasal kullanımı, örneğin aşırı klor da gözlerde ciddi tahrişe yol açar. Hele hele denizin kirli olması, enfeksiyon riskini fazlasıyla artırır. Ayrıca, denizdeki su, güneşin etkisiyle güneş ışınlarını artırarak, ultraviyole etkisini fazlasıyla artırır" dedi.
AÇIK RENKLİ GÖZE SAHİP OLANLAR DAHA RİSKLİ
Göz uzmanı Prof.Dr. Erkılıç, mavi ve yeşil gibi açık renkli göze sahip olanların, gözlerindeki renk pigmentlerinin daha az olduğu için güneş ışınlarından daha çok etkilendiklerine dikkat çekerek şöyle konuştu:
”Açık renkli göze sahip olanlar, mutlaka güneş gözlüğü kullanmalıdır. Zira, mavi ve yeşil gibi gözlerde renk pigmendleri daha az olduğundan ultraviyole ışınlarından daha çok zarar görürler. Bu kişilerin güneş gözlüğü kullanmaması ve güneşte aşırı kalıp ultraviyole ışınları almaları halinde halk arasında sarı nokta denilen Makula hastalığı boy gösterir. İleri yaşlarda, görme bozukları giderek artar. Güneş ışınlarına fazlaca bakmak katarakt riskini artırır, gözde et büyümesine yol açar. Sıcak, ultraviyole ışınları, yazın gözler için en riskli durumdur.”
2 Aralık 2012 Pazar
Adet dönemine dair efsaneler ve gerçekler
Adet dönemi ile ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanan pek çok hatalı ve yanlış varsayım var. Adet döneminde spor yapılır mı, denize girilir mi, tampon kanamayı engeller mi gibi görüşler kafa karıştırıyor.
Adet dönemindeyken her tür spor yapılabilir. Adet döneminde yapılan fiziksel egzersizler ağrıyı dindirebiliyor; hatta bazen egzersiz rahmin ağrılı kasılmalarını bile rahatlatıyor. Bu nedenle adet döneminde spor yapmak sakıncalı değildir.
Adet dönemlerinde denize girmenin sakıncalı olduğuna dair yaygın inancın tıbbi bir temeli bulunmamaktadır. Adetliyken denize girmek mümkündür. Yüzerek adetten “kesilmezsiniz”, “kanınız pıhtılaşmaz” ya da karnınız ağrımaz. Ayrıca, bu dönemde tampon kullanarak mayonuzun lekelenmesini engelleyebilirsiniz.
Tampon kullanımındaki en büyük korku, tamponun adet kanamasını engellemesi ihtimalidir. Ancak, bu korku yersizdir çünkü tamponlar sünger gibidir ve sıvıyı emer. Tampon dolduğunda, sıvı tamponu geçerek vajinadan dışarı akar. Doğru yerleştirilmiş tampon kanamayı engellemediği gibi sızıntıya da olanak vermez.
İlk adet kanamasında bile tampon kullanabilirsiniz. Vajina deliğini kaplayan doğal deri tabakası olan kızlık zarında kanamanın başlamasıyla birlikte doğal bir delik açılır ve sıvı bu delikten dışarı çıkar. İlk adet döneminde, kızlık zarı yumuşak ve kolay esneyebilir olduğundan, ona zarar vermeden, hafif kanamalı günler için tasarlanmış mini veya normal boy tampon kullanabilirsiniz. Bakire iseniz, ilk tamponunuzu kullanmadan jinekoloğunuza danışmanız, tamponu nasıl kullanacağınız konusunda ondan da bilgi almanız faydalı olacaktır.
Adet dönemi ağrıları, psikolojik degil; tamamen fizyolojiktir. Rahmin kasılmasına neden olan biyokimyasal maddeler ağrıya neden olur. Bunların salınımını önleyen ağrı kesiciler, adet ağrısı için çok etkilidir. Bunların yanı sıra, doktor kontrolünde kullanıldığında doğum kontrol hapları da, adet ağrısının önlenmesinde çok yararlı ilaçlardır. Adet sancılarının bir kısmı çok sık görülen jinekolojik bir rahatsızlık olan endometriozise (çikolata kisti) bağlıdır. Bu durumda, endometriozise yönelik bir tedavi yapmak gerekir.
Bir kısım kadında gebelikte ve emzirme sırasında değişen hormon profili nedeniyle, adet sancıları gebelikten hemen sonraki dönemde azalma gösterebilir. Gebelik ve çocuk sayısı arttıkça, adet sancılarının azalma olasılığı artar. Ancak, endometriozise (çikolata kisti) bağlı adet ağrıları olan hanımlarda, bir süre sonra adet ağrıları yine eski düzeyine çıkabilir. Bu durumda, endometriozis hastalığının tanısı için laparoskopik muayeneye ihtiyaç duyulabilir.
Genel olarak yumurtlama zamanı, adetin birinci gününden itibaren 10-18 gün sonradır. Ancak, ender de olsa, daha erken yumurtlamalar olabilmektedir. Bu nedenle, henüz adet kanaması tam bitmemiş olsa da, cinsel ilişki gebelikle sonuçlanabilir. Örneğin, 8. gündeki bir ilişki, sperm 2 gün yaşayabildiğinden 10. gün olan bir yumurtlamada gebelik yaratabilir. Bu nedenle, etkin doğum kontrol metodlarının yerini takvim metodu alamaz.
Kadın sağlığı ve hastalıkları uzmanı Op. Dr. İbrahim Sözen adet dönemi ile ilgili en çok merak edilen konular hakkında bilgi veriyor.
Adet döneminde spor yapılır mı?
Adet dönemindeyken her tür spor yapılabilir. Adet döneminde yapılan fiziksel egzersizler ağrıyı dindirebiliyor; hatta bazen egzersiz rahmin ağrılı kasılmalarını bile rahatlatıyor. Bu nedenle adet döneminde spor yapmak sakıncalı değildir.
Adet döneminde yüzülür mü?
Adet dönemlerinde denize girmenin sakıncalı olduğuna dair yaygın inancın tıbbi bir temeli bulunmamaktadır. Adetliyken denize girmek mümkündür. Yüzerek adetten “kesilmezsiniz”, “kanınız pıhtılaşmaz” ya da karnınız ağrımaz. Ayrıca, bu dönemde tampon kullanarak mayonuzun lekelenmesini engelleyebilirsiniz.
Tamponlar adet kanamasını engeller mi?
Tampon kullanımındaki en büyük korku, tamponun adet kanamasını engellemesi ihtimalidir. Ancak, bu korku yersizdir çünkü tamponlar sünger gibidir ve sıvıyı emer. Tampon dolduğunda, sıvı tamponu geçerek vajinadan dışarı akar. Doğru yerleştirilmiş tampon kanamayı engellemediği gibi sızıntıya da olanak vermez.
Genç kızlar, bakireler tampon kullanabilir mi?
İlk adet kanamasında bile tampon kullanabilirsiniz. Vajina deliğini kaplayan doğal deri tabakası olan kızlık zarında kanamanın başlamasıyla birlikte doğal bir delik açılır ve sıvı bu delikten dışarı çıkar. İlk adet döneminde, kızlık zarı yumuşak ve kolay esneyebilir olduğundan, ona zarar vermeden, hafif kanamalı günler için tasarlanmış mini veya normal boy tampon kullanabilirsiniz. Bakire iseniz, ilk tamponunuzu kullanmadan jinekoloğunuza danışmanız, tamponu nasıl kullanacağınız konusunda ondan da bilgi almanız faydalı olacaktır.
Adet dönemi ağrıları psikolojik midir?
Adet dönemi ağrıları, psikolojik degil; tamamen fizyolojiktir. Rahmin kasılmasına neden olan biyokimyasal maddeler ağrıya neden olur. Bunların salınımını önleyen ağrı kesiciler, adet ağrısı için çok etkilidir. Bunların yanı sıra, doktor kontrolünde kullanıldığında doğum kontrol hapları da, adet ağrısının önlenmesinde çok yararlı ilaçlardır. Adet sancılarının bir kısmı çok sık görülen jinekolojik bir rahatsızlık olan endometriozise (çikolata kisti) bağlıdır. Bu durumda, endometriozise yönelik bir tedavi yapmak gerekir.
Adet sancıları doğum yaptıktan sonra geçer mi?
Bir kısım kadında gebelikte ve emzirme sırasında değişen hormon profili nedeniyle, adet sancıları gebelikten hemen sonraki dönemde azalma gösterebilir. Gebelik ve çocuk sayısı arttıkça, adet sancılarının azalma olasılığı artar. Ancak, endometriozise (çikolata kisti) bağlı adet ağrıları olan hanımlarda, bir süre sonra adet ağrıları yine eski düzeyine çıkabilir. Bu durumda, endometriozis hastalığının tanısı için laparoskopik muayeneye ihtiyaç duyulabilir.
Adet döneminde hamile kalınır mı?
Genel olarak yumurtlama zamanı, adetin birinci gününden itibaren 10-18 gün sonradır. Ancak, ender de olsa, daha erken yumurtlamalar olabilmektedir. Bu nedenle, henüz adet kanaması tam bitmemiş olsa da, cinsel ilişki gebelikle sonuçlanabilir. Örneğin, 8. gündeki bir ilişki, sperm 2 gün yaşayabildiğinden 10. gün olan bir yumurtlamada gebelik yaratabilir. Bu nedenle, etkin doğum kontrol metodlarının yerini takvim metodu alamaz.
24 Kasım 2012 Cumartesi
Her 8 saniyede 1 kurban
Sakarya Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görevli Prof. Dr. Hüseyin Gündüz, 8 saniyede 1 kişinin sigaraya bağlı hastalıklardan dolayı öldüğünü söyledi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'nca “Herkes İçin Sağlık” projesi kapsamında Adapazarı Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen “Kalp Krizi Nedenleri ve Önleme Yöntemleri” konferansında konuşan Gündüz, sigaranın insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı.
"ÖNLENEBİLİR ÖLÜM NEDENİDİR"
Gündüz, sigara nedeniyle çok sayıda insanın hayatını kaybettiğini ifade ederek, “Sigara önlenebilir ölüm nedenidir. Her sekiz saniyede bir kişi sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Sigara içenlerin yarısı sigaraya bağlı hastalıklar sebebiyle erken yaşta ölüyor” dedi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'nca “Herkes İçin Sağlık” projesi kapsamında Adapazarı Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen “Kalp Krizi Nedenleri ve Önleme Yöntemleri” konferansında konuşan Gündüz, sigaranın insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı.
"ÖNLENEBİLİR ÖLÜM NEDENİDİR"
Gündüz, sigara nedeniyle çok sayıda insanın hayatını kaybettiğini ifade ederek, “Sigara önlenebilir ölüm nedenidir. Her sekiz saniyede bir kişi sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Sigara içenlerin yarısı sigaraya bağlı hastalıklar sebebiyle erken yaşta ölüyor” dedi.
Beslenme alışkanlığının da hastalıklar üzerinde etkisi olduğuna işaret eden Gündüz, iyi ve dikkatli beslenilmesi durumunda hem kolesterol hem tansiyon hem de fazla kilo alımının engellenebileceğini söyledi.
29 Temmuz 2012 Pazar
Sağlıksız suyun nerede satıldığı da açıklanacak
Sağlığa uygun olmayan damacana su firmalarını teşhir ettiklerini hatırlatan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, satış noktalarını da açıklayacaklarını söyledi.
Van'da temaslarda bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Vali Vekili Mehmet Yüzer'i ziyaret etti.
Bakan Akdağ, burada gazetecilerin damacana su analizleriyle ilgili sorularını yanıtladı.
Bakan Akdağ, halkın sağlığına zarar verebilecek üretim ve satış yapan firmalara çeşitli yaptırımlar uygulayacaklarını söyledi.
Bu yaptırımlar arasında satışın durdurulmasının da yer aldığını söyleyen Akdağ, şunları kaydetti:
''Meselenin iki boyutu var. Birincisi, damacanaya suyu koyan imalathane denilen dolum tesisi var. Dolum tesisinde damacanadaki sudan aldığımızda numuneden kirlilik tespit etmişsek bunu çok önemli görüyoruz ve firmaya gerekli cezayı veriyoruz. Bu sonuçları aynı zamanda ifşa ettik.
İkinci olarak, satış noktalarındaki damacanalardan alınan numunenin kirli çıkması her zaman firmanın kusuru olmayabilir. Satış noktasındaki depolama sorunundan kirlilik ortaya çıkabiliyor ya da satışla ilgili sorun ortaya çıkıyor. Bu satış noktalarını da bakanlığımızın web sitesinde yayımlayacağız.
Bu denetimleri yaparken vatandaşlarımızı bilgilendiremeye devam edeceğiz. Çünkü suyun temizliği ve güvenliği son derece önemlidir.''
Sağlık Bakanlığı, İstanbul genelinde faaliyet gösteren 61 damacana dolum tesisinden "Buzada", "Erpınar", "Alps", "Kervansaray" ve "Yalısu" markalarının sağlığa uygun olmadığını açıklamıştı.
Bakan Akdağ, burada gazetecilerin damacana su analizleriyle ilgili sorularını yanıtladı.
Bakan Akdağ, halkın sağlığına zarar verebilecek üretim ve satış yapan firmalara çeşitli yaptırımlar uygulayacaklarını söyledi.
Bu yaptırımlar arasında satışın durdurulmasının da yer aldığını söyleyen Akdağ, şunları kaydetti:
''Meselenin iki boyutu var. Birincisi, damacanaya suyu koyan imalathane denilen dolum tesisi var. Dolum tesisinde damacanadaki sudan aldığımızda numuneden kirlilik tespit etmişsek bunu çok önemli görüyoruz ve firmaya gerekli cezayı veriyoruz. Bu sonuçları aynı zamanda ifşa ettik.
İkinci olarak, satış noktalarındaki damacanalardan alınan numunenin kirli çıkması her zaman firmanın kusuru olmayabilir. Satış noktasındaki depolama sorunundan kirlilik ortaya çıkabiliyor ya da satışla ilgili sorun ortaya çıkıyor. Bu satış noktalarını da bakanlığımızın web sitesinde yayımlayacağız.
Bu denetimleri yaparken vatandaşlarımızı bilgilendiremeye devam edeceğiz. Çünkü suyun temizliği ve güvenliği son derece önemlidir.''
Sağlık Bakanlığı, İstanbul genelinde faaliyet gösteren 61 damacana dolum tesisinden "Buzada", "Erpınar", "Alps", "Kervansaray" ve "Yalısu" markalarının sağlığa uygun olmadığını açıklamıştı.
İki teker üzerinde bir köy
Yediden yetmişe herkesin bisiklet kullandığı Sivas'ın Zara ilçesine bağlı Tödürge köyündeki yollarda, bisikletle ilgili trafik uyarı levhaları görenlerin dikkatini çekiyor.
Zara ilçesine 14 kilometre uzaklıktaki Tödürge köyünde her yaş grubundan bisiklet kullanıcısına rastlamak mümkün. Bisikletin bir tutku haline geldiği yörede, köy içi yollarda ''20 kilometre hız limiti'' ve ''bisiklet çıkabilir'' trafik uyarı levhaları bulunuyor. Köy içi yollardaki bisiklet trafiği, bir nebze olsun, dünyada bisikletin en yaygın olarak kullanıldığı Çin'i anımsatıyor.
Küçük yaştan itibaren bisiklet kullanan 65 yaşındaki Mehmet Tanrıverdi, köyde 300 kişi yaşadığını, birçok evde birden fazla bisiklet olduğunu söyledi.
Köylerinde 200 civarında bisiklet olduğunu belirten Tanrıverdi, ''Köyümüzün içerisinde gün boyu bisikletlerle gezenleri görmek mümkün. Bu tutku, köyde yaşayanların yedisinden yetmişine hepsinde var. Çocuğundan gencine ve yaşlısına, kadınından erkeğine bisiklet kullanımı köyümüzde yaygın durumdadır. Çocukluğumuzda, gençliğimizde tanıştığımız bisiklet, bizlerde bir tutku oldu. Bir daha da bırakamadık. Tarlaya giderken, yük taşırken, gündelik ihtiyaçlarımızı bisiklet vasıtasıyla görmekteyiz'' dedi.
Köyde yaşayan vatandaşlar da yörede bisiklet kullanımının oldukça yaygın olduğunu ifade etti.
Zara ilçesine 14 kilometre uzaklıktaki Tödürge köyünde her yaş grubundan bisiklet kullanıcısına rastlamak mümkün. Bisikletin bir tutku haline geldiği yörede, köy içi yollarda ''20 kilometre hız limiti'' ve ''bisiklet çıkabilir'' trafik uyarı levhaları bulunuyor. Köy içi yollardaki bisiklet trafiği, bir nebze olsun, dünyada bisikletin en yaygın olarak kullanıldığı Çin'i anımsatıyor.
Küçük yaştan itibaren bisiklet kullanan 65 yaşındaki Mehmet Tanrıverdi, köyde 300 kişi yaşadığını, birçok evde birden fazla bisiklet olduğunu söyledi.
Köylerinde 200 civarında bisiklet olduğunu belirten Tanrıverdi, ''Köyümüzün içerisinde gün boyu bisikletlerle gezenleri görmek mümkün. Bu tutku, köyde yaşayanların yedisinden yetmişine hepsinde var. Çocuğundan gencine ve yaşlısına, kadınından erkeğine bisiklet kullanımı köyümüzde yaygın durumdadır. Çocukluğumuzda, gençliğimizde tanıştığımız bisiklet, bizlerde bir tutku oldu. Bir daha da bırakamadık. Tarlaya giderken, yük taşırken, gündelik ihtiyaçlarımızı bisiklet vasıtasıyla görmekteyiz'' dedi.
Köyde yaşayan vatandaşlar da yörede bisiklet kullanımının oldukça yaygın olduğunu ifade etti.
28 Temmuz 2012 Cumartesi
Resimli Vista Kurulumu
Windows XP Formatlama ve Yeniden Kurulum Resimli Anlatım 4
Windows XP Formatlama ve Yeniden Kurulum (Resimli Anlatım)
Bilgisayar Formatlamadan Önce Yapılması Gerekenler
Bilgisayar Formatlamadan Önce Yapılması Gerekenler Kapmış olduğumuz kötü amaçlı bir program, denemek amaçlı kurup kaldırdığımız programlar veya sebep her ne olursa olsun bazan bütün çabalarımıza rağmen bilgisayarımızı ilk aldığımızdaki performansına döndürmemiz mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda işletim sistemimizi yeniden kurmaktan yani bilgisayarımızı ilk aldığımız haline döndürmekten başka çözüm kalmamaktadır. Ancak bilgisayarın formatlanması( yani işletim sisteminin tamamiyle temizlenmesi) ve yeni işletim sisteminin kurulması, dikkat edilmesi gereken bazı husuları da gündeme getirir. Bunları maddeler halinde sıralamaya çalışalım: 1. İşletim sisteminin yüklü olduğu bölümde(C sürücüsü) bulunan dosyalarınızı yedekleyin. Kendi oluşturduğunuz klasörleri ve dosyaları yedeklemek genellikle bir problem oluşturmayacaktır, ancak kullandığınız programların oluşturduğu varsayılan dosya ve klasörleri yedeklemeyi unutmak genellikle formatlama esnasında en çok baş ağrıtan konulardan biridir. Genellikle programlar, ayarların kaydedildiği dosyaları ve bu programlarla oluşturulan dosyaları Belgelerim klasörü içinde program adıyla oluşturulmuş alt klasörlerde saklarlar. Dolayısıyla özellikle sık kullandığınız programların ayarlarının kaydedildiği dosyaları(formattan sonra bu ayarları tekrar alışkın olduğunuz halıne getirmenin ne kadar zaman alacağını unutmayın!) ve bu programlarla oluşturduğunuz dosyaları yedeklemeyi unutmayın. 2. CD/DVD’de ya da taşınabilir bir diskte saklı tutmadığınız asıl program kurulum dosyalarınız C sürücüsü üzerindeyse bunları da yedekleyin. 3. Şayet parola yöneticisi bir program kullanıyorsanız parolalarınızın yedeğini almayı unutmayın. Bu tür programların genellikle içe/dışa aktarma seçenekleri olduğundan programın kendisi kullanılarak parolalarınızın yedeğini almak genellikle problem oluşturmayacaktır. Ancak programı tekrar kullanmama ya da kullanamama(işletim sistemi değişikliği gibi) ihtimaline karşı . csv ya da .xml gibi başka programlarla da açılabilecek evrensel bir formatta da yedek almayı unutmayın. 4. Şayet Firefox kullanıyorsanız kişisel ayarlarınızı, eklentilerinizi, eklentilerinizin ayarlarını ve parolalarınızı yedeklemeyi unutmayın. (Bu konunun detayıyla ilgili yazımıza göz atmanızı tavsiye ederim.) 5. Şayet eposta yöneticisi kullanıyorsanız ve mesajlarınızın aslını sunucuda tutmuyorsanız bunları yedeklemeyi unutmayın. Ayrıca parolalarınızı, POP3 ve SMTP sunucularınızın adreslerini de bir kenara not etmeyi ya da program aracılığıyla yedeklemeyi unutmayın. 6. Hepsinden önemlisi ise sürücülerinizin yedeğini almak. Eğer formattan sonra Aygıt Yöneticinizde alttaki benzer bir şekille karşılaşmak ve başınıza ve de midenize ağrılar girmesini istemiyorsanız sürücülerinizi mutlaka yedekleyin. Piyasada bu işi yapan ücretli ya da ücretsiz bir sürü program var ve bunlardan birini kullanarak mutlaka sürücülerinizin yedeğini alın. Bu konu ile ilgili yazmış olduğumuz ve DriverMax adlı ücretsiz programın kullanıldığı yazımızı okumanızı kesinlikle öneriyoruz. 7. Ağ kartınızın sürücüsünü yedeklemeyi unutmayın. Evet bu yukarıdaki maddenin tekrarı, ancak inanın önemine binaen tekrar ediyoruz. Çünkü diğer sürülerinizin yedeğini almayı unutmuş bile olsanız şayet formattan sonra ağ kartınız çalışıyo olursa hiç değilse internete baglanarak bilgisayarınızın tanıyamadığı diğer aygıtlarınızın sürücülerini internetten bulma şansınız olur. Aksi taktirde ise şayet evde internete baglandığınız baska bir bilgisayarınız yok ise bir arkadaşınızın ya da teknik servisin yardımına muhtaç kalacağınızı asla unutmayın. Bu listede bilgisayar formatından önce yapılması gereken işleri hiçbirseyi atlamadan sıralamaya calışsak ta unutmuş olabileceğimiz ya da sizin bilgisayar kullanımınıza özel durumlar olabilir. Bunu göz önünde tutarak okuyucularımızdan kendi tecrübe ve tavsiyelerini de aşağıya yorum ekleyerek bizlerle paylaşmalarını rica |
Bilgisayarın CD’den Başlatılması
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)